Bildiri, Montrö ve Avrasyacılar
Epey zamandır ekonomik kriz ile devam eden süreç, bu hafta başı itibariyle yeni bir krize tanıklık etmeye başladı.
Malumunuz Pazar gecesi, 104 emekli amiralin, temel olarak Montrö Boğazlar Sözleşmesi, yan olarak da bir amiralin tarikat zikirine katılması ve Atatürk ilkelerinden uzaklaşma içerikli bir bildiri yayınlandı.
Bildiri gece yarısı yayınlanınca ister istemez bazı çağrışımları da peşinden sürükledi.
Yine birkaç gün önce, ağırlıkla dış bürokraside çalışmış eski diplomatların Montrö konusunda benzer uyarılarını içeren bir açıklama daha yapılmıştı.
Bildiri sonrası ülke kamuoyunda dört eğilim oluştu.
Birinci tavır; iktidar bloku içinde oluşan tavır çok netti, iktidar bunu darbe çağrısı olarak algıladığını ifade etti. Ve 14 amiraller TCK’nın 316 . maddesinden soruşturma açıldı.
İkinci tavır, muhalefet partilerine ilişkindi. Muhalefet tavır konusunda biraz ayrıştı. Önce ne reaksyon vereceğini ölçemedi. Akşener zevzeklik, Kılıçdaroğlu gündem değiştirme vb. şeklinde bir geçiştirme yolu politikalar öne çıktı.
Üçüncü tavır, bu amirallerin hepsinin vatansever insanlar olduğu, birçoğu Feto kumpasına maruz kalmış kişiler olup, görüş açıklamalarının anayasal bir hak olduğunu, “Ayasofya imamı dahil, birçok kamu görevlisinin, ülkenin siyasi geleceği konusunda görüş belirttiği bir ortamda, emekli amirallerin görüş belirtmesi normaldir. Doğru konuları içeren bir bildiridir, tamamen destekliyorum” şeklinde oluşan bireysel tavırlar.
Dördüncüsü; içerikten çok, biçim ve zamanlama bakımından olaya bakan gruptur. Bu grup: “nereden çıktı şimdi bu, hükümet tam ivme kaybetmeye başladığı dönemde, gündemi değiştirecek ve ona can suyu olacak” diyen, yine bireysel yapılar.
AÇIKLAMA HAK MIDIR?
Bildiriyi okudum, içinde darbe iması yapılan bir şey göremedim.
Normal bir ülkede uzmanlık görüşleri diye bir şey vardır. Emekli amirallerin ve diplomatların Montrö konusunda görüş açıklamaları gayet normaldir.
Keza bu imzacı amirallerin bir kısmı, örneğin Cem Gürdeniz, Libya politikası, Doğu Akdeniz politikası konularında referans isimden biri olarak iktidar medyalarında Mavi Vatan projesini, anlatan ve hükümetin bu politikalarını savunan isimdi.
Bir de, TC Anayasası’nın 26. Maddesi: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” Demektedir.
Bu anlamda emekli amirallerin hem uzman görüşü, hem de anayasal hakkı anlamında, bu bildiriyi yazma ve açıklama hakları vardır.
DARBE ALGISI NEREDEN GELİYOR?
Evet, uzman görüşü ve TC Yurttaşı olarak bu hakları vardır. Ama bir de Türkiye’nin bir hafızası vardır.
Türkiye’nin hafızasında 1960-1971-1980 darbeleri ve 2016 darbe girişimi ve sayısız muhtıra hala tazedir. Bu konuda silahlı kuvvetler sabıkalıdır.
Ondan dolayı emekli amirallerin ve özellikle gece yarısı verdiği bildiri, o kadar masum algılanamaz.
“Efendim bunlar emekli asker, darbe yapmaya muktedir değiller” diyen olabilir.
Doğru, ama burada asıl olarak, bu bildirinin neyi ima ettiği, kime çağrı yapıldığı ve muhatabının kim olduğu gibi, gizli ve yarı açık mesajlar sorunu var.
Gazeteciler bilir, resim altı okumak diye bir tabir vardır yayıncılıkta. Bazen bir fotoğrafın altına yazılan yazıdan çok, yazılmayanın anlamı daha büyüktür. Ancak muhatapları bu görünmez resim altı yazısını okuyabilir.
Yukarıda bahsettiğim arka planda ülkenin darbe ve muhtıra geleneğinin hafızalarda devam ettiğini unutmadan, gelelim muhatabı kim bu bildirinin?
Ve neden verildi?
AVRASYACILAR ÇÖZÜLÜYOR MU?
Şimdiye kadar yazdıklarım dışarıdan görünen şeyler.
Bana göre bunun bir görünmeyen, başka bir yönü, başka bir mesajı olması gerekir diye düşünüyorum.
Onu da, ülkenin dış politikası ve iktidar bloklarındaki iç çatışma olarak yorumluyorum.
15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden sonra, içinde ordu içi Kemalistlerin de bulunduğu bir blok oluştu.
Bu blokta Avrasyacılar egemenlik kazandı.
Avrasyacılar’ın ortak düşüncesi, fazla abartılmamış bir demokrasi, batı ile ekonomik ilişkilerin devamı, Nato ile kısmen işbirliği, ancak her an alternatif bir blok olarak Rusya- Çin ilişkilerinin iyi tutulması, güneyde bir Kürt devleti projesinin her şartta engellenmesi, şeklinde yürüyen bir sistemdir.
Fakat Avrasya gurubunun kendi içlerinde yürüyen bir çelişkisi, son yılda sürekli su yüzüne çıkmaya başladı.
Avrasyacılar’ın bir grubu, devlete tarikatlerin, cemaatlerin sokulmaması ve Atatürk ilkeleri temelinde laik devletten taviz verilmemesi gerektiğini savunurken;
diğer kanat ise, tarikat ve cemaatlere sıcak bakılması ve yararlanılması gerektiğini düşünüyordu.
Bu konuda ayrışma ve içeride güçler çatışması devem etmekteyken, bir önemli gelişme dış politikada yaşandı.
Dış politikada; Doğu Akdeniz, Mavi Vatan üzerinde başta ABD ve Avrupa olmak üzere birçok ülke ile yürüyen bir gerilim politikası vardı.
Bu konularda Aralık ayından bu yana Amerika ve Avrupa ile ilişkilerin düzeltilmesi konusunda tekrar geri bir manevra yapılmaya başlandı.
Bu gelişmeye parelel olarak Karadeniz’de Nato ve Atlantik İtifakının ciddi hamleleri ortaya çıktı. Özellikle Ukrayna krizi, Karadenizin önemini daha da arttırdı.
Bir süredir iktidar bloku içinde fiili olarak görüş ayrılıkları devam ederken, Avrasya grubu ile Atlantik eğilimliler arasındaki çelişki gittikçe büyüdü.
Bir anlamda 15 Temmuz sonrası kurulan itifak ilkeleri darbe yemeye başladı.
Kanal İstanbul, Montrö sözleşmesi ve tarikat yapılanmaları gündemde öne çıkınca, imzacılar için şartlar olgunlaştı.
Bu anlamda 104 emekli amiralin Montrö temalı bildirisi, bu çelişkiye yönelik önemli bir mesaj veriyor.
İktidar bloku içinde, halen en önemli yapıştırıcı Suriye politikası ve orada kurulması muhtemel bir Kürt devletini engellenmesi olduğu için, ittifak devam ediyor.
Tabii taraflar, bu bildiri dolayısıyla birbirini, Atlantik İttifakı’nın komplosuna gelmek olarak suçluyor. Henüz açık olarak kim Avrasyacı, kim Atlantikçi, kamuoyu açısından bu netleşmiş değil.
Birde iktidar bloku içinde ekonomi politika konusunda da çatlaklık var.
BİLDİRİ MAĞDURİYETİ OY GETİRİR Mİ?
Görülen o ki, son dönemlerde iktidar, pandemi, Gara operasyonu , Boğaziçi Üniversitesi direnişleri, İstanbul Söyleşmesinin iptali vb. sorunlarda, muhalefetin blok tavrını bozamadı ve istediği kutuplaştırma politikalarından sonuç alamadı.
Her seçim öncesi bu tip bir meselede hükümet hem mağduriyet yaratabilme, hem de kutuplaştırabilme konusunda başarılı olmuştu.
Benim tahminime göre, bu bildiri bir süre gündemi meşgul etmesine rağmen, mağduriyet konusunda aynı sonuçları vermeyebilir.
Çünkü, başta ekonomi ve dış politika olmak üzere devasa sorunlarla karşı karşıya.
Onlara kısmi çözüm bulunmadan, bu sorunun ana gündemde devam etmesi çok zor.
BİLDİRİ DARBE MUHTIRASI MI?
Burada iki soru ile karşı karşıyayız.
Birincisi, bildiri darbe çağrısını içeren bir muhtıra mı?
Yoksa
İkincisi; bir grup emekli amiralin vatansever duygularının aktarımı mı?
Bence ne birincisi ne de ikincisi.
Darbe değil çünkü onu yapacak ne silahlı ve bürokratik güç, ne ortam, ne de buna uygun kitle psikoloji var. .
Ama bu bildiri, ikincisi kadar da masumane değil.
O kadar masum olsaydı, bir rapor hazırlarlar, bu raporu siyasi partilere, meclis gruplarına, büyük kitle örgütlerine ve çeşitli kamuoyu odaklarına dosya olarak teslim eder, bir basın toplantısı ile kamuoyunu bilgilendirirlerdi.
Bir gece yarısı, muhtıra gibi sunmazlardı, çünkü ülkenin hafızasının, bunu çağrıştıracak gelişmelerle dolu olduğunu bilemiyor olmaları imkansız.
SON SÖZ
Bana göre bu bildiri özü itibariyle; hem iktidar içi Avrasya-Atlantik blokları açısından, hem de Avrasya grubunun kendi iç güçleri açısından son birkaç aydır devam eden bir çatışmanın ürünü.
Çatlama sonuçlanmış değil, muhtemelen pazarlık seviyesinde bir süre devam edecek.
…
Gelişmelere bakarak ben böyle okuyorum, süreç ne kadarını doğrulayacak hep birlikte göreceğiz.
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 31 | 67 |
2. Fenerbahçe | 32 | 63 |
3. Galatasaray | 32 | 62 |
4. Trabzonspor | 33 | 58 |
5. Gaziantep FK | 31 | 50 |
6. Alanyaspor | 32 | 49 |
7. Hatayspor | 32 | 49 |
8. Karagümrük | 33 | 49 |
9. Göztepe | 33 | 46 |
10. Sivasspor | 31 | 44 |
11. Konyaspor | 31 | 40 |
12. Antalyaspor | 32 | 39 |
13. Rizespor | 32 | 36 |
14. Kasımpaşa | 32 | 35 |
15. Malatyaspor | 31 | 33 |
16. Ankaragücü | 31 | 33 |
17. Başakşehir | 32 | 33 |
18. Kayserispor | 31 | 33 |
19. Gençlerbirliği | 31 | 31 |
20. Erzurumspor | 32 | 28 |
21. Denizlispor | 31 | 26 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 29 | 60 |
2. Samsunspor | 29 | 57 |
3. Adana Demirspor | 29 | 55 |
4. Altay | 29 | 53 |
5. Altınordu | 29 | 52 |
6. İstanbulspor | 29 | 51 |
7. Ankara Keçiörengücü | 29 | 49 |
8. Tuzlaspor | 29 | 41 |
9. Bursaspor | 28 | 40 |
10. Bandırmaspor | 29 | 39 |
11. Ümraniye | 28 | 38 |
12. Boluspor | 29 | 35 |
13. Balıkesirspor | 29 | 32 |
14. Adanaspor | 28 | 31 |
15. Menemenspor | 29 | 30 |
16. Akhisar Bld.Spor | 29 | 25 |
17. Ankaraspor | 28 | 19 |
18. Eskişehirspor | 29 | 8 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Man City | 32 | 74 |
2. M. United | 30 | 60 |
3. Leicester City | 30 | 56 |
4. Chelsea | 31 | 54 |
5. Liverpool | 31 | 52 |
6. West Ham | 30 | 52 |
7. Tottenham | 30 | 49 |
8. Everton | 29 | 47 |
9. Leeds United | 31 | 45 |
10. Aston Villa | 30 | 44 |
11. Arsenal | 30 | 42 |
12. Wolverhampton | 31 | 38 |
13. Crystal Palace | 31 | 38 |
14. Southampton | 30 | 36 |
15. Burnley | 30 | 33 |
16. Brighton | 30 | 32 |
17. Newcastle | 30 | 29 |
18. Fulham | 32 | 26 |
19. West Bromwich | 30 | 21 |
20. Sheffield United | 30 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 30 | 66 |
2. Atletico Madrid | 29 | 66 |
3. Barcelona | 30 | 65 |
4. Sevilla | 29 | 58 |
5. Real Sociedad | 29 | 46 |
6. Real Betis | 29 | 46 |
7. Villarreal | 29 | 46 |
8. Levante | 30 | 38 |
9. Celta de Vigo | 29 | 37 |
10. Athletic Bilbao | 30 | 37 |
11. Granada | 29 | 36 |
12. Cádiz | 30 | 35 |
13. Valencia | 29 | 33 |
14. Osasuna | 29 | 31 |
15. Getafe | 30 | 30 |
16. Huesca | 30 | 27 |
17. Real Valladolid | 29 | 27 |
18. Elche | 30 | 26 |
19. Deportivo Alaves | 30 | 24 |
20. Eibar | 30 | 23 |